Google

5 Ekim 2007 Cuma

Karadeniz Seyahatinden geriye kalanlar...SON

İşten güçten fırsat bulup şu gezinin notlarını bir türlü sonlandıramadım...Neyse oturduk klavyenin başına...:))

Ayasofya müzesini gezdikten sonra yine aynı kadro bu sefer yaklaşık Ayasofya'ya 10 km uzaklıktaki Atatürk Köşküne gidelim dedik ve yola çıktık..Bu köşke neden Atatürk köşkü dendiğine bir anlam veremedik çünkü Atatürk bu kökte sadece 3 gece kalmış..Mimari muhteşem bence tek elle tutulur obje Atatürk'ün köşkte kaldığı sırada çıkan Tunceli ayaklanmasını bastırmak için kurguladığı askeri taktiğin kendi kaleminden duvardaki haritaya kurşun kalemle karaladığı stratejidir..Bunun dışında mimarisi ve manzarası güzeldi...Derken eve dönme vakti geldi ancak Trabzon merkezdeki lokantaların birinde yöresel yemeklerden tatmadan eve gitmek olmazdı çünkü planlara göre bir daha Trabzon merkeze inemeyecektik.Derken Gaygana ve Mıhlamayı tarihe gömdük :)))

Gaygana
Ertesi gün planımız Aybike ve Oğuzhanı İstanbula yolcu edip bir gün dinlenmek ertesi sabahta Uzungöl,Ayder ve Artvin'i gezmekti öylede başladı..Sabah 10 gibi yola koyulduk plana göre önce Ayder yaylasına çıkıp oradan Sarp kapısına gidip oraları görmek sonrasında Artvin,Yusufeli,İspir,Uzungöl rotasını izlemek ve orada bir gece konaklamak olsa da pek öyle olmadı.Ayder yaylasına çıktık yolun bir bölümü yapım aşamasında biraz enduro istiyor :( Ayder herkesin gidip görmesi gereken bir yer muhteşem doğası sıcak insanları aman aman.. :) dönüşte yağmur başladı ve yağmurlukları bir dükkanda giydik sağolsunlar..Oradan çıkıp hudut kapısına doğru yola çıktık.Sarp kapısında gümrük memuru Mahmud diye bir adam var arkadaşlar yolu oraya düşen adamın dediklerine kulak asmasın.Adam motorlardan biraz anlıyor söylediğine göre binmişliğide varmış ancak bana pek öyle gelmedi :)) Artvine gidin şu dükkanı bulun efendim işte sizi şöyle ağırlar böyle yedirir içirir falan...Artvin yoluda mükemmeldir de şöyle tatlı virajlar var da aman da aman..Hopadan sonra Artvin yoluna girdik.5 km gittikten sonra yol çalışması vardı neyse mıcır havuzunda yaklaşık 8 km yüzdükten sonra Borçka'ya kadar düzgün gittik daha sonra yol tekrar mıcıra bağladı ancak öyle böyle değildi..Borçka baraj inşaatı var :( tam 40 km çakıl havuzu ve 8 yada 10 tane kör tünel yapım aşamasında ve tünel içinde sollama yapan yurdum insanları... Bu yol yaklaşık 3 saatte bitti :(((

Borçka barajı

Artvin'e vardığımızda ter içinde kaldık yağmurluklardan..Neyse hava kararmak üzere plan değiştiriyoruz çünkü eğer bundan sonraki yolda geldiğimiz yol gibiyse gecenin bir körü çekilmezdi..Neyse otel aramaya başladık şehir merkezinde bu arada Artvin dağın tepesine kurulmuş bir şehir ve Rus uyruklu ablalardan geçilmediğinden otellerde kalacak ne cesaretimiz oldu nede miğdemiz kaldırırdı..Benzincideki pompacı arkadaştan yardım alıyoruz.3km şehir dışında bir otel olduğunu öğreniyoruz.Sürüyoruz o yöne otele girdik dağın başındaki otelde yer yok :(( Resepsiyonistten 7km sonra Kafkasör dağ evlerinin olduğunu öğreniyoruz.Telefon edip rezervasyon yaptırıyoruz.Kör karanlık bir dağ yolundan geçiyorsunuz.Buraya varmak için yolda gördüğümüz tek aracı durdurmaya kalkınca adam neredeyse üzerimizden geçecekti durmak istemdi haliyle..Zar zor adama arabanın camını açtırıp gideceğimiz yeri öğrenmeye çalışıyoruz neyse ki Yaşom başardı :)) Sarp denebilecek bir yoldan tırmanmaya devam ediyoruz ve ulaşıyoruz neyse ki.Duş ve tumba yatak yorgunluktan ölüyoruz.

Kaldığımız Oda

Sabah erkenden kalkıp kahvaltı faslını halledip yola koyuluyoruz.Görüyoruz ki Allah korumuş gece.Uçurumların içinden geçmişiz meğer.:( Planı geldiğimiz yolu geri dönmek olarak değiştiriyoruz.Mıcır havuzunu bitirip Borçka'ya yakın bir yerde verdiğimi mola sırasında 3 motorcu arkadaşla karşılaşıyoruz.Alanya'dan geliyorlar onlarda Karadeniz turundalar( http://www.demiratlilar.com/ ) durumunu anlatınca geri dönmeye karar veriyorlar.Keşke bizide yolda ikaz eden birileri olsaydı diye aklımızdan geçiriyoruz.Hep beraber Hopa'ya devam ediyoruz.Yolda bir tesiste çay molası veriyoruz.Öğreniyoruzki gümrük kapısındaki Mahmud arkadaşla aynı sohbet dönmüş :)) Yol hakkında bilgi alış-verişinde bulunuyoruz.Sohbet sırasında yağmur başlıyor bardaktan boşalırcasına :)Yavaş yavaş yolu bitiriyoruz.


Hopa'da yol komşularımızdan ayrılıp Uzungöl'e gaz açıyoruz.Gördüğümüz doğa karşısında Allah'a birkez daha şükrediyoruz.Muhteşem bir yer.Her yerden su ve yeşilin her tonu fışkırıyor..Gezmeye doyamıyor bir o kadarda acıkıyoruz tabiki yöresel yemekleri tadıyoruz.Muazzam... :)

Sac Kavurma,Lahana dolma,Kumak



Buralarıda görüdükten sonra Sürmeneye dönme vakti geldi..Bir gece konaklayıp Ürgüp'e gaz açıyoruz..Ertesi Sabah 10:00 gibi yola çıkıyoruz.Trabzon,Giresun,Ordu,Ünye'den Niksar,Tokat yapıyoruz....Niksar tokat arası gidilesi bir yol.Muhteşem manzarası ve yolu var..,Sivas üzerinden Ürgüp Kapadokya yapmayı burada bir gece kalmayı planlasakta hava ve yol koşulları pek izin vermedi...Sivas şehirmerkezine girmeden Yıldızeli Hanlı arasını geçelim diyoruz haritada yol asfalt gözüksede gittiğimiz en kötü yollar katagorisinde 1.sırayı alıyor.Anlatmam mümkün değil..Asfalt ancak çukurdan geçilmiyor.Birinden kaçsanız birine düşüyorsunuz yaklaşık 2 - 2:30 saatte geçtik hatta bir yerde motorun sağ ayna kapağı düştü diyeyim siz anlayın.İnanılmazdı.Hava yavaş yavaş kapıyor yağmur muhtemel üzerimizde yarım saate :(

Yağmur başlıyor neyse ki Şarkışla'ya varıp bir benzincide duruyoruz.Yakıt ikmali ve dinlenmek için çok yorgunuz ayrıca sinirlerimiz laçka durumda..Fırtına ve yağmur fena :(

Yağmurun dinmesini beklesekte onun hiç niyeti yoktu ve biz bir şeklide daha merkezi bir yere gidip konaklamalıyız bu gece yavaş yavaş yola koyulduk.Yağmur ve fırtına eşliğinde devam etsekte pek sağlıklı olmuyor ve dinlenme tesininin birine girmeye karar veriyoruz.Benzincinin girişini ben asfalt görsemde o çömlek çamur çıkıyor ve biz sancak taraftan yerle yeksan oluyoruz :( Bakmayın fotoğrafta güldümüme Yaşom güldürdü.Canım çok sıkkın ....


Neyseki tesiste kalacak yer var diyorlar yemeğe oturuyoruz.Yemek sırasında tesisin müdürü bayan geliyor.Odanın hazır olduğunu çarşaf havlu vs..Sıcak suyu soruyoruz yok diyor..Dumur!..Sıcak su yoksa havlu ne alem :)) Neyse acıdan yemekleride yiyemiyoruz.Kayseri yolunda ölümlü bir kazanın olduğunu ve hemen akabinde yolda yağmurun heyelana neden olduğunu öğrensekte burada kalamayız...Çıkıyoruz yola kazayı ve heyelanı atlattıktan sonra yola zifiri bir karanlıkta devam ediyoruz..Derken çakıl çamur yağmur ve fırtına dörtlemesinde 90 km yolumuz var Kayseri'ye...Dualar ve yakarmalar eşliğinde devam ediyoruz yola derken yurdum insanının biri gidiş geliş bu çakıl havuzunda bizi solluyor ve durum aşağıda :((

Koca xenon far ve sinyallr kapanıyor.Dörtlüleri yaksamda karşıdan gelen araçlar görmüyor sadece üzerimizdeki reflektif bantlar var 10 km sonra bir benzinciye çekip far ve kask yıkama operasyonuna giriyoruz..Bu arada ben tuvaletteyken Yaşo'nun çığlıklarına fırlıyorum yukarı bir bakıyorum elinde su şişesi karaklığın içinde adamın biriyle tartışıyor korkmuş.:)) Meğer adam dilsizmiş ve Yaşo motorun sağına soluna su tutarken arkadan gelip garip sesler çıkarınca Yaşo sıçramış doğal olarak da korkmuş.Bunuda atlatıyoruz ve Kayseri'ye saat:00:00 gibi giriyor ve otel buluyoruz.Otel önünde parkederken ayağım çamurda kayıp bir kez daha sancak taraftan yere borda oluyorum :) Alışmış kudurmuştan beterdir misali...Duş ve yatak off Allahım sana çok şükürler olsun ki bunları gülerek anlata biliyorum...:))

Ertesi sabah Kayseri'deki hava sanki dün geceki hava değil günlük gülistanlık :)) Kahvaltı faslından sonra motoru yıkatıp yola koyuluyoruz...


Derken ver elini Ürgüp..Kayseri ile arası yaklaşık 50km hava süper ve yolun keyfini çıkarark ürgüpe varıyoruz.Ancak çok fazla gezemiyoruz 2 saat ayırdık sadece fotoğraf çekip açık hava müzelerini geziyoruz..



Ürgüp'ten yola çıkıyoruz.Aksaray,Konya,Beyşehir,Şarkikaraağaç,Eğridir,Isparta,Burdur Marmaris,Fethiye 5 gün burada kaldıktan ve dinlendikten sonra İstanbul.....Fotoğrafların daha fazlası geleriden görülebilir....18 gün,4650km ve bir sürü anıyı sırtlanıp döndük çokta iyi ettik...Bir daha ömrümüz yeter mi bilmem...şimdilik bu kadar bir başka seyahati anlatmayı Allah ömür verirse deneriz...Kalın sağlıcakla.....